GEBELİKTE BİLİNMESİ GEREKEN KISA NOTLAR (Dr.Cengiz AYDOĞDU)
GEBELİKTE BİLİNMESİ GEREKEN KISA NOTLAR
Hamilelik kadın yaşamının en özel dönemlerinden biridir. Menstrual kanamanın gecikmesiyle birlikte ortaya çıkan ek bulgular, bize gebeliği düşündürür. Bunlar , göğüslerde gerginlik, meme ucunda acıma, akıntıda artma, hafif bel ağrısı, idrar yaparken yanma ve tükrük salgısında artma gibi belirtilerdir. Daha sonrada sabah bulantıları ve kusmalar bazen ortaya çıkabilir.
Günümüzdeki gebelik testleriyle idrarda birkaç gün gecikmeyle, kanda ise gecikme olmadan gebelik saptanabilir.
Gebelik, son adetin birinci gününden itibaren 40 haftadır ve ay yerine haftaları belirterek bu süreci değerlendirmek daha güvenli olacaktır.
GEBE KALMADAN ÖNCE YAPILMASI GEREKENLER
Genellikle kadının gebelikle ilgili hazırlıkları, gebe kalmadan üç ay önce başlar. Hamile adayı folik asid kullanımına başlar ve gebeliğin 12 haftası sonuna kadar devam eder. Folik asid yaklaşık 1/400-1/1000 bebekte görülen spina bifida (omurga kanalı açıklığı), hidrosefali(beyin sıvısının artarak başın büyümesi ve beyine baskısı)riskini %70 oranda azaltabilir.
Hamile adayı sigara, alkol ve kafein alışkanlığından vazgeçmelidir. Çocuk isteyen kadınlar, yumurtlama döneminden sonra mecbur kalmadıkça ilaç kullanmamalı, radyasyondan uzak durmalı, saç boyası yapmamalıdırlar.
Kan şekerinin yüksek olduğu durumlarda hamile kalınırsa düşük ve anomalili bebek olasılığı artar. Risk grubundaki tüm kadınlarda diabet ekarte edilmelidir.
Çiftlerin kan grubu bilinmeli, kadın Rh negatif, erkek Rh pozitif ise kan uyuşmazlığı nedeniyle hamilelikte gereken tahliller yapılmalıdır. Doğum sonrası bebeğin kan grubu pozitif olduğunda, bundan sonraki gebelikte çocukta risk olmasın diye anneye Anti D enjeksiyonu doğumdan sonra üç gün geçmeden uygulanmalıdır.
Hemogram denilen basit kan sayımıyla, kansızlık dediğimiz anemi saptanmalı, demir eksikliği varsa, kan hapı dediğimiz demir haplarıyla genellikle iki ay süreyle tedavi edilmelidir.
Toplumda%3 karşılaşılan talasemi (Akdeniz anemisi) taşıyıcılığından kuşkulanılır ve kadının eşinde de kan sayımı değerlendirilir. Anne ve baba da Akdeniz anemisi taşıyıcılığı kanıtlandığında bebeğin hasta olma riski dörtte birdir ve gebelik olduğunda ilk 12 hafta bitmeden plasenta dan biopsisi yöntemi uygulanır.
Gebelikten önce idrar yolları enfeksiyonları tedavi edilmeli ve diş tedavileri mutlaka yapılmalıdır. Kedi dışkısından bulaşabilen, düşük ve sakat bebek riskini arttıran toksoplazma için önlem alınmalı ve sebzeler iyi yıkanmalı, etler iyi pişirilmeli, sosis, salam, sucuğun pişirilerek yenmesine özen gösterilmeli, çiğ köfte yenmemeli ve eller yemek öncesi iyi yıkanmalıdır. Gebelik öncesi belirtilen önlemlere, gebelik süresinde de uyulmalıdır.
BEBEĞİNİZİN BEYİN GELİŞİMİNE YÖN VEREBİLİRSİNİZ
Anne karnındaki bebeğin beyin ve sinir gelişiminin en önemli periyodu 4. ve 10. haftalar arasıdır. Bu dönemin ilk zamanlarında anne adayı gebeliğinin farkında olmayabilir. Diğer organlarla birlikte bebeğin beyin ve sinir sistemi gelişiminin gerçekleştiği bu kritik zaman diliminde annenin kullandığı ilaçlar, beslenme durumu ve ruh sağlığı çok önemlidir.
Bebeğin beyin ve sinir sisteminin gelişimi gebeliğin ilk aylarında başlasa da gebelik boyunca sürmektedir. Anne ve babanın genetik durumundan doğuma kadar her koşul bebeğin sinirsel ve bedensel gelişimini etkileyebilmektedir. Gebelik öncesi ve gebelik süresince kullanılan folik asit, bebeği olası beyin hastalıkları ve omurilik rahatsızlıklarından koruyan en iyi vitamin olarak bilinmektedir. Folik asit eksikliğinde organ ve doku gelişiminde yetersiz kalınabilmektedir. Hatta hidrosefali ya da omurilik gelişim bozuklukları gibi rahatsızlıklara neden olabilmektedir. Gebelik planlı gerçekleşmişse; 3 ay öncesinden folik asit alımına başlamak daha faydalı olmaktadır. Gebelikte bebeğin gelişimi için folik asit tek başına yeterli olmamaktadır. Bunun yanında sağlıklı ve çeşitli beslenme ile su alımına dikkat etmek gerekmektedir. Protein ve enerji içeren gıdalar ile taze meyve-sebze tüketmek bebeğin sağlıklı gelişimi adına önemlidir.
BEBEK GELİŞİMİ TESTLERLE TAKİP EDİLMELİDİR
Gebelik sırasındaki tüm testler bebeğin sinir sistemi ve beyni ile ilgili bilgi vermektedir. Sinir sisteminin normal gelişebilmesi için gebeliğin sağlıklı ilerlemesi çok önemlidir. Buradaki en önemli konu, bebekte kalıtsal hastalık olmamasıdır. Bununla ilgili gebelikte yapılan kan testleri ve ultrasonlar önem taşımaktadır. Gebeliğin 11-14. haftalarında yapılan ikili ve 16-18. haftasında yapılan üçlü testler bebeğin olası bir genetik problem taşımasındaki riski belirtmesi açısından önemlidir. Burada alınacak sonuçlarda riskli bir durum görülürse farklı testlerde yapılabilmektedir. Son zamanlarda gündeme gelen fetal DNA analizi de bu konuda adı geçen testlerden biridir. Bebeğin anne kanına geçen DNA’sının analiz edilerek bakılan bir testtir. Ayrıca bebeğin genetik yapısının çıkarıldığı amniyosentez, koryosentez ve koryok villüs biyopsisinin sonuçları da beyin gelişimi ile ilgili direkt ve önemli bilgiler vermektedir.
GEBELİKTE KAÇ KİLO ALMALIYIZ ?
Doğum zamanı bebek yaklaşık 3-4 kg, amniyon sıvısı 900 gr, plasenta 900 gr, rahim ağırlığı 900 gr, göğüslerin büyümesi 1-2 kg, kan hacminin artması 1-1.5 kg ve vücut yağında öngörülebilen bir artma 1-2 kilo olursa beklenen kilo artışı 10-12 kg olacaktır. Zayıf ve uzun boylu kadınların 15 kg a kadar, kilolu ve kısa boylu kadınların 8-9 kilo alması daha uygun olacaktır.
Genellikle ilk 3 ay bulantı nedeniyle kilo verilebilir, ancak gebeliğin 24-25 haftasına kadar toplam 4-5 kg alınabilir, sonra haftada yarım kg dan fazla kilo alınmamalıdır. Gebelik başından itibaren haftada yarım kg kilo alınırsa bu 40 haftada toplam 20 kg a ulaşacaktır. Hamileler kendi tartılarıyla sabah, çıplak, aç olarak, idrar torbası ve bağırsaklar boş tartılmalıdır. Giysiler, dolu idrar torbası, mide ve barsakların tartıyı birkaç kilo bile yanıltabileceğini gözümüzün önünde bulundurmalıyız.
GEBELİKTE NASIL BESLENMELİYİZ ?
Hamile bebeği iyi beslemek isterken, fazla kilo almamaya özen göstermelidir. Gebenin ortalama alması gereken günlük 2300 kaloridir. Gebenin besin gereksinimini vitamin, protein ve karbonhidratlar oluşturur. Vitaminler sebze, salata ve meyvelerde bulunur. Bunlar hamilelikte bol miktarda alınabilirken kalori dozuna da dikkat edilmelidir. Et , tavuk , balık gibi hayvansal proteinler ızgara, haşlama, fırında, buğulama şeklinde alınmalı, yağlı kızartma yenmemelidir. Gebeliğin 16. Haftasından sonra süte önem verilmeli, günde 1 litre süt ürünü mutlaka tüketilmelidir. ilk 16 haftada bulantı ve tiksinme varsa süt içilmesi için zorlanmamalıdır. Günde 1 adet katı yumurta yenebilir. Fasülye, nohut, mercimek gibi bitkisel proteinler hamileliğin 24-25 haftasından sonra, yükselen rahimin mideyi yukarı itmesi sonucu ortaya çıkan reflü ve gaz sancılarını arttırabilecektir.. Ekmek olarak, yulaf, çavdar gibi posalı gıdaları tercih etmek bağırsak hareketleri için uygundur.
Gebelik boyunca bol su içilmesi gerektiğini mutlaka vurgulamalıyız. Günde en az 2 litre sıvı tüketilmesi ilk 12 haftada bulantı yakınmalarını azaltacak, özellikle 12-28 haftalarda idrar yolu enfeksiyonu riskini azaltacak ve son üç ayda erken doğum şansını azaltacaktır. Gebelik boyunca sık idrara çıkmanın, genellikle yükselen rahimin idrar torbasına baskısından olduğunu vurgulamalı ve sıvı alımını kısıtlamamalıyız.
Dolaşımdaki sıvının artması, özellikle gebeliğin ortanca üç ayında tansiyon düşmelerinden koruyucudur. Tansiyon düşünce; baş dönmesi, baygınlık, bulantı ve göz kararması olabilir. Genellikle tehlikeli değildir ve ilaç kullanılmaz. Ayakları yukarı kaldırmak, tuzlu ayran ve küçük şekerler yardımcı olacaktır. Sırtüstü yerine yan yatmalı, hızlı eğilip kalkmamalı, özellikte sıcakta sıvı kaybı fazla olacağından, ayakta olduğumuz yerde sürekli durmamalı ve sıcak duş yapmamalıyız.
GEBELİK BULANTILARI
Genellikle ilk 12 haftaya, bazen 16 hafta bitimine kadar, nadiren gebelik boyunca sürer. Gebe ve yakınlarının en büyük korkusu, bebeğin yeterli kilo almayacağıdır. Burada vurgulanması gereken ; normalde bebeğin 12 hafta bitiminde zaten 90 gr ,16 haftada da 150 gr . olacağıdır. (Bir bardak su 200 gr). Hamile bu dönemde bir miktar kilo verebilir. Kullanılan ilaçlar çoğunlukla yararlı olamamaktadır. Yağlı besinleri almamak ,bol sulu gıda almak önerilir. Leblebi, kraker yardımcı olabilir. Hamile sık sık, az az atıştırmalıdır. Yataktan hızlı bir şekilde kalkmamak, kalkmadan önce yatağın kenarında bulunan tuzlu çubuk gibi besinleri atıştırmak yararlı olabilir. Ayrıca ortam değiştirmek ve temiz havada yürüyüşler yararlı olacaktır.
Gebeliğin ikinci yarısında, özellikle yükselen rahmin mideyi yukarı itmesi ve mide asidinin yemek borusuna kaçması sonucu, ekşime, acıma, kazınma, boğazda yanma gibi reflü bulguları, özellikle kızartma, acı ,turşu ve baharatla artabilir. Bunlara özen gösterilmesi, akşam yemeğinin geç yenmemesi, yemekten sonra yürüyüş yapılması, dolu mideyle yatılmaması,yüksek yastıkta yatılması önerilir
Fındık ,fıstık, badem, ceviz gibi ürünlerin 4-5 taneden fazla alınmaması, çikolata ,baklava ve diğeri kalorisi yüksek gıdalardan kaçınmaya çalışmalıyız.
Gebelikte mukoza dediğimiz ıslak deriler ödemlidir. Burun kanamaları, özellikle kuru ortamlarda klimaların etkisiyle artar. Bu durumda buhar, nemlendirme ve serum fizyolojik önerilir.
Gingiva dediğimiz dişetleri ödemlenir ve kanayabilir. Dişetleri çekilir, araya mikropların girmesi çürük şansının artması, olan çürüklerin ilerlemesini sağlar. Son üç ayda diş üzerine şiddetli girişimler, stres ve enfeksiyonun erken doğumu tetikleme riski nedeniyle önerilmez. Bu nedenle, gebelikte en güvenli olan ortanca üç ayda, diş hekiminin değerlendirmesi uygundur. Bu dönemde diş çekme, doldurma, temizleme ve bazı operasyonlar uygulanabilir.
Gebelerin çoğunda vajinal akıntı artar. Genelde tehlikeli değildir. Beyaz, kokusuz, bazen kesik peynir kadar yoğun olabilen akıntı vardır. Akşama doğru artan kaşıntı olabilir. Cinsel beraberlikte ve idrar yaparken vajen girişinde bir yanma olabilir. Hijyen önemlidir. Tuvaletten sonra önden arkaya doğru yıkanmalı ve iyi kurulanmalıdır. Tüm mantarlar nemi sever. Banyodan sonra çabuk kurulanmalı ıslak mayoyla oturulmamalıdır. Havuzdaki klor aslında enfeksiyondan korur , ama klor aslında bazik olduğu için asid olan vajinal dengeyi etkileyerek vajende yaşayan mantar miktarı artacak ve akıntı bulguları artacaktır. Hamile her dönemde havuza ve denize girebilir. Yüzme ve yürüyüş hamileler için en iyi sporlardır.
Cinsel beraberliğe, muayene bulguları uygun, risk grubunda olmayan hastalara gebelik başından itibaren izin verilebilir. Ancak 28 haftadan sonra, vajende meniyle temas önerilmez. Menide bulunan prostaglandin denilen maddeler, rahim kasılmalarını etkileyerek, son üç ayda onda bir olan erken doğum riskini etkileyebilirler. Bu dönemde prezervatif kullanmak uygun olacaktır. Memelerin aşırı uyarılmasıda rahim kasılmasını etkileyerek erken doğum riskini arttıracaktır.
Gebe kadının dar pantolon giymesi ve dar kemer takması, rahime giden kan dolaşımını etkileyeceği için önerilmez. Gövde ağırlık merkezinin öne doğru yer değiştirmesi, büyüyen meme dokusunun ağırlığı nedeniyle, sırt omuz ve bel ağrıları artar. Dik durmak ve oturmak, orta yükseklikte topuklu ayakkabılar önerilir. Dar veya bol olmayan, destekli sütyenler önerilir. Sütyenin gece gündüz takılması memelerde sarkma olasılığını biraz olsun azaltacaktır.
Dik durmak ve oturmak, özellikle son üç ayda yükselen rahimin kaburga altlarından batması ve diyaframı iterek kalp ve akciğerleri sıkıştırması nedeniyle olabilecek nefes darlığı ve çarpıntı yakınmalarını biraz azaltabilecektir. Bu durumda gaz yapıcı gıdalardan uzak durulması, hava dolu bağırsakların yaptığı basıncı biraz hafifletecektir.
Rahim hızla büyümeye devam ederken, özellikle; stres, yorgunluk ve vücut direnci kırıldığında, rahimi tutan bağların gerilmesi nedeniyle kasık ve bel ağrıları artacak ve genellikle dinlendikten sonra düzelecektir. Gebeliğin ikinci yarısında pelvis dediğimiz çatı kemikleri arasında açıklık artacak, uyluk kemiği ile pelvis arası açı bozulacak,hamile paytak ve dengesiz yürüyecektir. İlerleyen gebelik sürecinde bacaklardan dönen kan akımı engellenebileceği için varis ve hemoroid (basur) riski artacaktır. Ayakta hareket etmeden ayni noktada durmak yerine merdivene basar gibi pozisyon değiştirmek ve yürüyüş halinde olmak önerilir. Sürekli oturur pozisyonda uzun yolculuk önerilmez. Otururken ayaklar kaldırılmalı ,bacak bacak üstüne atılmamalıdır.
Gebeliğin anneye ve bebeğe en az hasar vererek geçmesi ve yaşam kalitesinin yüksek tutulması hedefimiz olmalıdır.
GEBELİKTE ACİL BAŞVURU NEDENLERİ ;
- Yoğun vajinal akıntı veya idrar yaparken yanma hissi
- Ateş yükselmesi
- Şiddetli karın veya kasık ağrısı
- Vajinal kanama
- Bebek hareketlerinin azalması veya hissedilmemesi
- Suyun gelmesi
- Belirli aralıklarla gelen ritmik kasılmaların (ağrı) hissedilmesi
- Yaygın vücut ödemi (şişlik), görme bozuklukları, şiddetli mide ağrısı veya baş ağrısı
- Beklenen tarih geçmesine rağmen doğum ağrılarının başlamaması
Son Yorumlar